Sitemizde yer alan içerik bilgi amaçlı olup ilaç satışı yapılmamaktadır.

YEDİKLERİMİZ RUH HALİMİZİ NASIL ETKİLİYOR

Yemeklerle ilgili yapılan seçimler, ruhun rotasını belirleyebilir mi? Besinlerin psikolojimiz üzerindeki etkilerinin sınırları var mı? Mutlu yiyecekler romantik bir söylemden mi ibaret yoksa bilimsel bir karşılığı bulunuyor mu? Vücuduna giren her besinin ruhunda bir karşılığı, psikolojinde bir etkisi ve iç dünyanda bir anlamı vardır. Besinlerin içerikleri bedenini, bedenin ise ruhunu etkiler. Yediklerimiz ruh halimizi nasıl etkiler sorusunun cevabını açıklıyoruz.

Besinler psikolojimize nasıl etki eder?

Ruh ve bedeni birbirinden ayrı düşünmek imkansızdır. Dolayısıyla beden sağlığına doğrudan etki eden besinlerin, ruh halimizi etkilemediğini düşünmek yanlış olur. Bu konuda yapılan birçok araştırma gösteriyor ki, vücuda giren besinler sadece organlar için değil, ruh üzerinde de belirleyici bir rol üstleniyor. Örneğin bazı besinler tüketildiğinde mutluluk hormonunu harekete geçirerek kişinin psikolojisini iyileştirmeye yardımcı olurken, bazı besinler özellikle de aşırı tüketimde çıkmaza sürüklüyor. Endişeli ve huzursuz hissetmeye yol açan birçok besin, kan şekerinde de dengesizliğe sebep olarak kişinin daha sinirli hissetmesine yol açabiliyor.

Uzun süre aç kalınca nasıl sinirlendiğini hatırla

Aç kalmak özellikle de uzun süre aç kalmak, bazı kişiler için gerçekten de distopik bir durumdur. Çünkü bazı kişiler acıktığında kendisini ve duygularını kontrol edememeye başlar. Önce eller titrer, sonra sinirler gerilir. Kişi kendini oldukça gergin hisseder üstelik çevresindeki olaylara karşı toleransı düşer. Ayrıca kendini halsiz ve yorgun hisseder. Bunu kan şekerinin düşmesiyle açıklamak mümkündür. Çünkü beyin faaliyetleri glikoza ihtiyaç duymaya başlar. Şeker azaldıkça hem düşünce yeteneği zayıflar hem de duyguları kontrol etme mekanizmasının çalışması azalır.

İnsan ne yiyorsa odur

Vücuda alınan her besin, beynin biyokimyasını etkileyecek farklı aminoasitleri harekete geçirir. Aminoasitlerin bazılarının görevi yatıştırmakken bazılarının görevi uyarmaktır. Örneğin hayvansal protein içeren gıdalar tüketildiğinde fenilalanin maddesi beyne iletilir ve noradrenalin aracılığıyla adrenaline dönüşür. Dolayısıyla çok fazla et tüketen kişilerin daha hareketli ve aktif olduğu gözlemlenmiştir. Söz konusu karbonhidrat olduğunda ise triptofan maddesinin beyne iletilmesi sayesinde serotonin hormonu artmaya başlar. Bu durum kişinin kendini daha sakin, mutlu ve huzurlu hissetmesini sağlar.

Zararlı besin, kötü ruh hali tam bir kısır döngü…

Kişilerin tükettiği zararlı veya besin değeri düşük gıdalar özellikle de yağ ve şeker oranı yüksekse kişinin duygularını olumsuz etkiler. Örneğin hazır ve paketlenmiş gıdalar kişiye geçici mutluluk sağlayabilir ancak etkisi kısa sürelidir ve uzun vadede kişinin olumsuz hissetmesine yol açar. Kişi kendini mutsuz hissettikçe zararlı besinlere daha çok yöneliyor. Şöyle ki, besin- duygu bağlantısı nörotransmiterler ile sağlanır. Tüketilen besinler sindirim sistemi aracılığıyla daha küçük yapı taşlarına dönüşüyor. Sonrasında ise beyne ulaşarak nörotransmiterlerin davranışlarını belirler. Belli oranda protein tüketmek uyarıcı bir etki yapar çünkü dopamin salgılanır ancak çok fazla tüketildiğinde dopamin salgısı artar ve kişi kendini daha gergin hisseder. Dolayısıyla tüketilen besinin türü kadar tüketildiği miktar da çok önemlidir.