Uzun yıllar yaşlı kişilerin hastalığı olarak tanımlanan sarkopeninin günümüzde daha erken yaşlarda ortaya çıktığı görülüyor. Sarkopeninin, kişinin hayat kalitesini bozmasının yanında morbidite ve mortaliteyi arttıran önemli bir geriatrik sendrom olduğunu söyleyen Prof. Dr. Aslı Çurgunlu, erken yaşlarda alınacak önlemlerle kas gücündeki kaybı geri döndürmenin mümkün olabileceğine işaret etti. Adı çok fazla bilinmese de sarkopeni özellikle geriatrik yani yaşlı popülasyonu etkileyen önemli bir sorun. Genel olarak kas kütlesi, kas kuvveti ve işlevlerinde azalma ile seyreden ilerleyici ve yaygın bir kas hastalığı olarak tanımlanan sarkopeni, kişinin hayat kalitesini bozmasının yanında yaşam kaybına varan sonuçlara kadar gidebilen önemli bir sendrom. Yeditepe Üniversitesi Koşuyolu Hastanesi İç Hastalıkları ve Geriatri uzmanı Prof. Dr. Aslı Çurgunlu, özellikle son yıllarda kasların sağlık ve hastalık üzerinde etkisine yönelik yapılan çok sayıda çalışmaya bağlı olarak hastalığı önleme, geciktirme ve tedaviye yönelik pek çok gelişme yaşandığını anlattı.
Düşmeye Bağlı Kırık Riskini Artırıyor
Özellikle yaşlı popülasyon için bu sorunun büyük risk oluşturduğunu söyleyen Prof. Dr. Aslı Çurgunlu “Sarkopeni düşme ve düşmeye bağlı kırık riskinde artışa, günlük yaşam aktivitelerinde bozulmaya, hareket bozukluklarına, hastaneye yatışta artışa ve hayat kalitesinde azalmaya hatta ölüme neden olabilmektedir. Kalp ve solunum hastalığı ve bilişsel bozukluklarla birliktelik görülebilmektedir” diye konuştu.
Kaslardaki Güçsüzlük 50’li Yaşlarda Belirginleşiyor
“Uzun yıllar sarkopeni yaşlı kişilere atfedilmiş olsa da günümüzde sarkopeninin daha erken yaşlarda geliştiğini biliyoruz” diyen Prof. Dr. Çurgunlu sözlerine şöyle devam etti: “Kas kütlesi ve kas gücü genelde 30’lu yaşlara doğru en üst seviyededir. Ve bu dönem gerekli önlemler alınmazsa ilerleyen yaşla birlikte kayıp giderek artar. 50’li yaşlardan itibaren daha belirgin olur. Doğru girişimler genç yaşlardan itibaren yapılmazsa sarkopeni gelişimi kaçınılmaz olacaktır. Bu nedenle erken yaşlarda doğru beslenme ve egzersiz programları ile kas kütlesi ve kas gücündeki kaybı geciktirmek hatta geri döndürmek mümkün olmaktadır. “
Kas Gücünde Azalma En Önemli Belirti
Sarkopeni tanısı ve tedavi takibinin güçlükleri nedeniyle EWGSOP2 (European Working Group on Sarcopenia in Older People) tarafından 2018 yılında tanı ve tedavi stratejileri güncellenmiş. Bu tanıma göre sarkopeni tanısı için en önemli parametre azalmış kas gücünün olduğunu söyleyen Prof. Dr. Çurgunlu, diğer tanı kriterleri hakkında şunları anlattı: “Kas gücündeki azalmanın yanında hastada kas miktarında azalma veya kasın kalitesinde azalma olmalıdır. Eğer düşük kas gücü, kas kütlesinde ve kalitesinde azalma ve düşük fiziksel performans bir aradaysa ciddi sarkopeni söz konusudur. Düşme, güçsüz hissetme, yürüme hızında yavaşlık, sandalyeden kalkarken zorlanma, kilo kaybı gibi şikayet ve bulguları olan kişilerde sarkopeni varlığı için ileri tetkik ve değerlendirme önerilir.” SARC-F adı verilen, kişinin kendi gücündeki kısıtlanmayı sorgulayan sorulardan oluşan test sarkopeni riski olan kişilerin taranmasında yardımcı olabilir. Bunun yanında kas kütlesini, kasın kalitesini ve fiziksel performansı değerlendiren el sıkma gücünün değerlendirilmesi, sandalyeden kalkma testi, kas miktarını ölçmede Ultrason, Bilgisayarlı Tomografi, Manyetik Rezonans Görüntüleme, DEXA (Dual enerji X-ray absorbsiyometre), BİA (Biyoelektrisel impedans analizi) gibi diğer metotların da tanıda yer alıyor.
Korunma Tedaviden Daha Öncelikli
Prof. Dr. Aslı Çurgunlu’nun verdiği bilgiye göre, sarkopeni, yaşa bağlı olarak gelişen ve başka spesifik bir nedenin olmadığı durumlarda birincil, eğer sistemik hastalıklara bağlı geliştiyse ikincil sarkopeni olarak tanımlanıyor. Ayrıca fiziksel aktivite eksikliği ve protein-enerji alımının yetersiz olduğu durumlarda da sarkopeni gelişebiliyor. Hastalıktan korunmanın aslında tedaviden çok daha öncelikli ve yararlı olduğunun altını çizen Yeditepe Üniversitesi Hastanesi İç Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Aslı Çurgunlu tedaviyle ilgili şunları anlattı: “Kişinin vücut kilosu başına günde 1.2 gr (1.2 gr/kg/gün) protein alması ve bunun her öğüne bölüştürülmesi riski azaltır. Akut hastalıklarda, infeksiyonlarda, cerrahi girişim gibi durumlarda protein ihtiyacının arttığını unutmamak gerekir.”