Hirsutizm (anormal kıllanma) aksiller ve pubik bölge (genital) dışındaki alanlarda terminal kıllarda yani sert kıllarda artışla karakrize bir tablodur. Her hanımda az miktarda var olan erkeklik hormonunun (androjen) artmasına ya da bu hormona karşı kıl köklerinin duyarlılığının değişmesine bağlı olarak oluşur. Aslında insanlarda vellus ve terminal olmak üzere 2 tip kıl çeşidi vardır. Vellus tip kıl ince, yumuşak ve renksizdir. Ergenlik döneminden önce görülen kaş, kirpik ve saç dışındaki tüm kıllar bu tiptir. Terminal kıl ise ergenlik dönemi sonrası hormonların etkisiyle çıkan sert, koyu renkli ve kalın kıllardır (Koltuk altı, kasık, sakal kılları...). Hirsutizmde çenede, şakaklarda, göğüs arası ve göğüs çevrelerinde, göbek altında kuyruk sokumunda ve kalçalarda anormal terminal kıllanma vardır. Ülkemizde özellikle doğu kökenli bayanlarda genetik olarak daha sık ve koyu renk aşırı tüy mevcuttur, fakat bu hirsutizm olarak değerlendirilmez. Bu nedenle hastaların bir cilt hastalıkları uzmanı tarafından değerlendirilmeleri teşhis açısından önemlidir. Bunu bir hastalık olarak görüp doktora başvuran hastada öncelikle adet düzensizliği, kısırlık, sivilce problemi, ilaç kullanımı, sistemik başka hastalık varlığı, göğüslerden süt gelmesi, baş ağrısı gibi yakınmaların olup olmadığı mutlaka sorulur. İyi bir muayene ile hastada gerçek bir kıllanma sorunu olup olmadığı anlaşılır. Hirsutizm olduğu düşünülen hastalardan hormon tetkikleri ve pelvik ultrasonu istenir. Hirsutizm over (yumurtalık), böbrek üstü bezi ya da pituiter bezden kaynaklanan hormon bozukluklarında oluşabilir. Ayrıca bazı ilaçlar, örneğin kortikosteroidler kıllanmaya neden olabilir. Bazı bayanlarda ise yapılan hormon testleri ve ultrason sonuçları tamamen normal olarak bulunabilir. Bu kişilerde kıl köklerinin testosterona aşırı duyarlılığı (cevabı) mevcuttur. Tedavide birinci basamak kıllanmayı oluşturan faktörün bulunup ortadan kaldırılması veya tedavi edilmesidir. Ayrıca hastalarda antiandrojen ilaçlarda tedaviye eklenmektedir. Tedavinin ikinci basamağı ise oluşmuş kılların kozmetik yöntemler ile temizlenmesidir. Kozmetik amaçlı olarak uzun yıllardır kullanılan jilet, normal ağda, sir ağda, cımbız, epilasyon aleti, elektroliz (iğneli epilasyon) yöntemleri vardır. Bu eski yöntemler içinde sadece iğneli epilasyon ehil ellerde ve uygun aletlerle yapıldığında kalıcı sonuçlar verebilir. Kılların kozmetik amaçlı giderilmesinde son teknolojik gelişme lazerli epilasyondur. Lazer tıpta ve özellikle dermotolojide 1960’lardan beri çeşitli amaçlarla kullanılmaktadır. Lazer ışını kılın melanin denilen renk verici tabakası tarafından emilir ve kıl kökünü harap eder. Böylece tekrar kıl çıkımını engeller. Fakat bunun oluşabilmesi bir seansta olmaz. Lazer sistemlerindeki soğutma sayesinde ışın sadece kıl köküne zarar verir, çevre dokularda hasar oluşturmaz. Uzun vadede yan etkileri yoktur. Lazer ışını diğer ışınlarla özellikle X ışını, UVA, röntgen ışınlarıyla karıştırılmamalıdır. Cilde sadece birkaç milimetre girer, iç organlara ulaşmaz. Lenf, ter, yağ ve süt bezleri ile üreme organlarına bir etkisi yoktur. Kanser oluşturmaz. Lazer her yaştaki kadın veya erkek herkese uygulanabilir. Tedavide seans sayısı kişinin hormonal durumu, yaşı, cilt tipi ve kıl yoğunluğu ile lazerin uygulandığı bölgeye göre değişmektedir. Ortalama 5-7 seans sonucunda iyi sonuçlar elde edilmektedir. Son çıkan lazer cihazlarda çok esmerlere dahi lazer epilasyonu uygulanabilmektedir.