Her yaşta görülebilen tedavi edilebilir bir hastalık: Boyun fıtığı her yaşta görülebilir. Şiddetli ağrı ve sertlik genellikle birden ortaya çıksa da, başlangıçta hafif olup, günler hatta haftalar süren bir dönem içinde şiddeti artabilir. Ağır vakalarda kollarda ve ellerde karıncalanma, kuvvetsizlik ve uyuşukluk eşlik edebilir. Kaslardan biri veya birden fazlası zayıflayabilir. Bazı boyun hareketleri kol ağrısı ve uyuşmayı artırabilir. Yeni başlayan ağrılar, zaman içinde destek tedavisi ile iyileşebilir. Ancak kısmi ve büyük felçli olanlarda iyileşme cerrahi tedavi gerektirir. Toplumda boyun ağrısı şikayetine sıkça rastlanır. Çok sık görülmesine rağmen bu ağrıların altında yatan nedenleri hiç kimse pek de merak etmez. Nasıl olsa bir gün geçer diye düşünülür. Ağrılar geçmeyip de rahatsız edici bir hâl alınca nedenleri sorgulanmaya başlanır. Oysa ki, her hastalıkta olduğu gibi, boyun hastalıkları içinde de erken teşhisin önemli olduğu gözardı edilmemelidir. Boyun fıtıkları, boyun omurları arasındaki disk denilen yapıların veya bu bölgedeki yumuşak dokuların, omuriliğin ve kollara giden sinir köklerinin çıktığı bölgelere bası yapması sonucu, bir grup klinik bulgu olarak ortaya çıkar. Boyun fıtığı rahatsızlığı olan hastaların çoğu, belirlenebilen travma veya stres olmaksızın, sabahleyin uyanmada ortaya çıkan bir başlangıca sahiptir. Boyun hareketlerinde ağrılı kısıtlama vardır. Boynun ekstansiyonu, yani ön-arka hareket ekseni boyunca arkaya doğru gerilmesi, boyun fıtığı hastalığı mevcut olduğu zaman genellikle ağrıyı şiddetlendirir. Hastalar, kollarını yükseltip başlarının arkasına yerleştirmekle çoğunlukla ağrıda hafifleme sağlarlar. Bunun yanı sıra sinir basısını saptamada muayene esnasında yaptığımız bir takım testler vardır. Boyun ve omuz bölgesinde olan ve kollara yayılan her ağrı, her rahatsızlık şüphesiz boyun fıtığı demek değildir. Bu konuda yukarıdaki şikayetleri devam eden hastanın uzmana başvurmasında yarar vardır. Çünkü muayene bulguları gerek hastalığı saptamada, gerekse tedavinin yönlendirilmesinde oldukça önem taşımaktadır. Gerekli görüldüğü takdirde düz röntgen incelemesinin yanında, boyun omurlarına yönelik tercihen MRI incelemesi ve EMG seçkin yöntemlerdir. Boyun fıtığına bağlı sinir kökü basısı bulunan hastaların yüzde 95'inden fazlası cerrahi gerekmeksizin iyileşecektir. Bu iyileşme periyodunda bazı fizik tedavi yöntemleri faydalı olacaktır. Cerrahi tedavi, iyileşme göstermeyenler veya diğer tedavi yöntemlerine rağmen ilerleyici nörolojik hasar gelişenler için gereklidir. Doğru endikasyon halinde boyun fıtıklarına cerrahi yaklaşım, sonuçları genellikle iyi olan seçkin bir yöntemdir.